Yazan : Şadi Evren ŞEKER
Paradigma kayması konusunu açıklamadan önce kısaca ‘paradigma’ kavramından bahsetmek yararlı olacaktır. Paradigma, bilim ve epistemolojideki tanımı itibariyle, bir örüntüde yaşanan dikkate değer fark edilebilir tanımı ifade eder.
Daha basit olarak anlatacak olursak, mesela ‘araba’ denildiğinde herkesin aklına farklı şekiller, simgeler, tanımlar gelebilir ancak bu yazının yazıldığı tarih itibariyle sanıyorum herkesin aklına gelen ‘araba’ için dört tekerleklidir diyebiliriz. İşte arabaların 4 tekerlekli olması bir paradigmadır. Yani araba örüntüsü (kalıbı, şablonu) için fark edilebilir bir değer olarak 4 tekerlekli olmayı söyleyebiliriz.
Yine örnekten gidecek olursak, paradigma kayması (paradigm shift) ise bu paradigmanın değişmesidir. Mesela geçmişte, motorlu araçlar yokken at arabaları varken, araba denildiğinde herkesin aklına at koşumu olan ve atların çektiği bir araba geliyordu. Bu paradigma zaman içerisinde kaymış ve günümüz motorlu arabalarına dönüşmüştür. Örneğin, gelecekte uçan arabalar mevcut arabaların yerini alırsa, bu durumda da paradigma kayması yaşanıp 4 tekerlekli araba paradigması farklı bir paradigmaya kayacaktır.
‘Paradigma kayması’ kavramının, teknoloji ve yenilik (innovation) kavramları ile yakından ilgisi vardır. Bunun sebebi, hayatımıza giren yeniliklerin bu paradigmaları etkilemesidir. Konunun güzel anlaşılacağı bir örnek telefonlardır. Örneğin ilk çıkan telefonları düşünecek olursak (ki ben bir siyah beyaz Türk filiminde filmin esas kızı ve esas oğlanı arasında geçen şu diyolağa bizzat şahit oldum: Bir lokantanın telefon odasında geçiyor diyalog: Esas oğlan: ‘Bu bir telefon mu’, Esas kız: ‘evet, kullanmasını bilir misiniz?’) sabit bir şekilde monte edilmiş ve makinesi ile birlikte ahizesi metrelerce kablo ile uzayan telefonlardan bahsediyoruz. Daha sonra bu paradigma taşınabilir araç telefonlarına daha sonra cep telefonlarına ve nihayet akıllı telefonlara kaydı. İşte bütün bu paradigma kaymaları da bilimde ciddi araşatırma konusu olmuştur. Örneğin acaba cep telefonu olmadan akıllı telefonlar hayatımıza girebilir miydi? Veya paradigma kaymaları doğrusal mıdır? Yani birbirini izleyen bir sırada olmalı mıdır? Veya paradigma kaymasını tetikleyen nedir? gibi hem toplum bilim (sosyolojik) olarak hem de teknoloji yönetimi ve yönetim bilişm sistemleri (mis) açısından konu değişik şekillerde ele alınmıştır.
Bu konudaki en önemli isimlerden birisi Thomas Kuhn, ‘The Structures of Scientific Revolutions’ (Bilimsel devrimlerin yapısı) başlıklı kitabında, bilimin tekrar eden bazı periyotlardan geçtiğini iddia etmektedir. Hatta kitaptaki ilginç yaklaşımlardan birisi, uzun soluklu bulmaca çözme yaklaşımlarının sonunda devrim niteliğinde ani değişimler olduğudur. Buna göre paradigma iki farklı şekilde ele alınabilir. Birinci durumda, paradigma kavramı, normal bilimin içindeki ibret verici deneylerin kopyalanması ve taklit edilmesidir. İkinci durumda ise, bu deneylerin sonuç ve etkilerinin paylaşılması ve farklı sonuçların toplanmasıdır. Bir kavram hakkındaki ön yargıların, gizli kabullerin ve yarı-metafiziksel değerlerin ortaya çıkarılması ancak bu şekilde olabilir.