Yazan: Şadi Evren ŞEKER
İstikra lügatte, etraflıca düşünüp araştırma (tetebbu’) anlamına gelir. Bir yöntem olarak ise cüz’îler (tikeller) den küllî
(tümel) ye gitme yöntemidir. Mantıkçılara göre istikrâ, küllînin hükmünü vermek için cüz’îler hakkında verilen hükümleri kapsayan önermelerden oluşan bir sözdür. Bir başka değişle, o, cüzlerinin genelinde bulunması nedeniyle küllî hakkında
verilen hükümdür.
İstikrâ iki kısma ayrılır: a) Tam İstikra; Kıyasun Mukassim. O, bütün cüzleriyle külliye delâlet eden ve onun hakkında hüküm veren kıyastır. Bu, çok az kullanılmakla birlikte, kesinlik ifade eden istikradır. Mesela, her cisim ya hayvan ya bitki ya da cansız madde (cemâd) dir. Bunlardan her biri yer kaplar (metehayyiz), o halde her cisim yer kaplar, şeklindeki bir kıyas bu türdendir. b) Nâkıs İstikra. Bu, küllîye, sadece cüz’îlerinin çoğu ile delâlet eden ve onun hakkında hüküm veren istikradır. Bu yüzden o, kıyasın türlerinden biri olarak kabul edilir ve zan ifade eder. Mesela, insan, at, eşek, öküz vb. araştırdığımız hayvanlardan gözlemlediğimize göre, her hayvanın çiğneme esnasında alt çenesi hareket eder, şeklindeki istikra bu türdendir ve timsah gibi hayvanlar buna muhalefet eder.
Bu yazı alıntıdır: www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/317.pdf